Oyuncaklar, vampir ve kurt adama karşı
Bu haftanın iki önemli filmini aynı gün üst üste izledim: Oyuncak Hikayesi 3, Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma’ya kafadan 10 basar.
(Devam etmeden önce bir uyarı; yazının bundan sonrası filmlerle ilgili bilgiler içerecektir.)
Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma çok mu kötü diyeceksiniz, değil tabii ama serinin ilk filminin heyecanından, gizeminden çok uzakta. Tüm film sıradan ölümlü kızımız Bella’nın sokak çocuğu, maço, kaba kurt adam Jacob ile kuzeyli, rafine, cool vampir Edward arasında kalması ve bu iki erkeğin onun için varını yoğunu ortaya koyması üzerine kurulmuş.
ıkinci filmde genç kızlarda kalp çarpıntısı yapan çıplak Jacob sahnesi üçüncüde de mevcut. Bir önceki filmde o sahne, perdeye yansıdığında o kadar çok genç kız çığlığı almıştı ki, yenisine bir benzerini koyamadan edememişler. Ama bu sefer bu duruma Edward bile dayanamıyor, bozulan, kıskanan vampirimiz, Jacob’a gömleğini giymesini hatırlatmak zorunda kalıyor!
Ben her ne kadar bayılmasam da, Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma’nın tüm klişelerine, zaaflarına, yavaşlığına rağmen hedef kitlesine uygun bir film olduğunu kabul etmem gerek.
Ama diğer yanda Oyuncak Hikayesi 3, film gibi film... Andy’nin üniversite için evden ayrılmasıyla unutulma, geride kalma, tavan arasına gönderilme riskiyle karşı karşıya kalan oyuncakların mücadelesi enfes... Basit hikaye o kadar güzel işleniyor ki, finalde duygular sel oluyor, ağlayacak hale geliyorsunuz. Dile gelip konuşan oyuncaklarla iki saate yakın süre akıp gidiyor.
Oyuncak Hikayesi 3’ü 3 boyutlu izlemek de mümkün. Ama ben tercih etmedim, çünkü 3 boyutlu filmler sinemanın geleceği dense de bu işten soğumaya başladım bile.
106 dakikalık Oyuncak Hikayesi’ni burnumun üzerinde kocaman ve her dakika daha da ağırlaşan gözlükle izlemektense eski yöntemle başım ağrımadan izlerim daha iyi.
vs......
Kaynak:Hürriyet